ABD'de 5 Kasım'da sandığa giden milyonlarca seçmen, Demokrat Kamala Harris ile Cumhuriyetçi Donald Trump arasında tercihini yaptı.
Cumhuriyetçi Parti adayı Donald Trump, seçimi kazanmak için gerekli olan 270 delege sayısını aşarak 277 delege kazanarak, ABD'nin 47. Başkanı oldu. Demokratların başkan adayı Kamala Harris'in delege sayısı ise 224'te kaldı.
ABD'de Donald Trump'ın zaferle çıktığı 5 Kasım seçimlerinin önemli sonuçlarından biri de Cumhuriyetçilerin Kongre'deki başarısı oldu.
Mehr Haber Ajansı Trump'ın yeni başkanlık döneminde bölgeyi neler beklediğini Trakya Üniversitesi Öğretim Elemanı Dr.Özdemir Akbal'a sordu.
Bu röportajı aşağıda okuyabilirsiniz:
1- Donald Trump'ın zaferinde etkili olan faktörler nelerdi?
Amerikan iç politikasına genel olarak bakıldığında Biden döneminin çok da tatmin edici bir süreç geçirdiğini görmüyoruz. Üstelik Trump’ın dış politikaya yönelik savaşları bitireceği yönündeki vaatleri ve buna ek olarak seçmeni, ABD’yi Biden’dan daha iyi yöneteceği izlenimini oluşturması oy verme davranışı derinden etkiledi. Ek olarak rakibi Kamala Harris’in tatmin edici bir performans sergileyemeyişi ve Demokrat Parti saflarında en doğru aday olup olmadığına dair tartışmalar bu sonucu ortaya çıkaran önemli etkenler arasında.
2- Bazı uzmanlara göre Donald Trump, Ukrayna'daki savaşın sona ermesinden yana. Hatta savaşın sona ermesi için Putin'le görüşmelerde bulunması da mümkün. Sizce Trump yönetimi döneminde Ukrayna'daki savaşın geleceği nereye gidecek?
Ukrayna’nın önemli bir destekçisi olarak ABD uzun dönemdir faaliyetler yürütüyor. Elbette buradaki amaç Ukrayna’nın Rusya Federasyonu’nu yenmesi değil bilakis Amerikalı güvenlik bürokratları ve politika yapıcıları arasında böyle bir beklenti olduğunu düşünmüyorum. Burada asli amaç Ukrayna’nın ABD tarafından desteklenmesiyle, Rusya Federasyonu’nun zayıflatılması dikkatinin Suriye’den uzaklaştırılması ve bu amaca da her geçen gün daha fazla ulaşıldığı kanaatindeyim. Elbette savaşlar bıçakla keser gibi sona ermez. Üstelik burada bir de Rusya Federasyonu’nun işgal girişimi olduğu dikkate alınacak olursa bu sürecin daha zorlu ve uzun olacağını söylemek mümkün. Ancak popüler düşüncenin aksine her çatışma süreç içinde azalma ve sönümlenme eğilimi gösterir. Bu durum Rusya Federasyonu’nun Ukrayna işgali için de geçerlidir.
3- Erdoğan ile Trump arasında her zaman iyi bir diyaloğun olduğunu ancak gerilimin ve anlaşmazlığın her zaman devam ettiğini düşünürsek, Trump'ın başkanlık koltuğuna oturmasıyla birlikte Türkiye ile ABD arasındaki ilişkiler nasıl olacak?
İki liderin kişisel ilişkilerinden bağımsız olarak F-35 projesinden Türkiye’nin çıkarılması, Suriye’deki operasyonlarımız sırasında takınılan tutum dikkate alındığında iki devlet ilişkilerinin belli mevzilerde hayli gergin olduğu açık ve basit bir şekilde tespit edilebilir. Ancak ABD’nin bölgesel ve küresel politikalarda Türkiye’ye duyduğu ihtiyacın da analizlerde Türkiye’nin ABD’ye duyduğu ihtiyaç kadar dikkate alınması gerekmektedir. Bu noktada gelecek dönemde iki lider bağlantısı dışında stratejik seviyedeki gereklilikler dolayısıyla gelişmelerin yaşanmasının kuvvetle muhtemel olacağını değerlendiriyorum. Buna rağmen bu ilişkilerin tabiri caizse bir bahar havası yaratacağı anlamına da gelmemeli.
4- ABD’de cumhurbaşkanlarının değişmesiyle birlikte Washington’un ana ideolojisinin İsrail'i desteklemek olduğu ancak taktiklerin değiştiği sonucuna vardık. Sizce Trump döneminde Gazze ve Lübnan'daki savaşın gidişatında bir değişikliğe tanık olacak mıyız?
İsrail’in insanlık dışı politikasının ve saldırılarının sona erdirilebilmesi için Blinken dahil Ocak 2025’e kadar görevde kalacak olan kadro en azından söylem bağlamında bir tutum takınma çabası sergiledi. Bu noktada askeri harekatların kaynaklarının sonsuz olmadığı parametresini de dikkate alarak bu çatışmaların da Trump döneminde yavaşlama eğilimine gireceğini söylemek mümkün. Bu sonucun ortaya çıkması ise tıpkı Rusya Federasyonu’nun Ukrayna işgal girişimini yavaşlatması gibi Trump’ın bir başarısından ziyade çatışmanın doğasının ortaya çıkardığı bir durum olacağı da aşikar.
5- İran-ABD ilişkilerinde en zorlu konulardan biri İran'ın nükleer faaliyetleridir. Trump döneminde de Biden döneminde de biz nükleer anlaşma konusunda bir çözüm görmedik. Aslında Trump döneminde ABD'nin anlaşmadan çekilmesine şahit olduk. Sizce yeni dönemde bu konuda nasıl bir sürece tanık olacağız?
Trump idaresinin bu konuda eskisine nazaran daha farklı bir konumda olacağını zannetmiyorum. İran’ın çevrelenebilmesi ve bölgesel güç kapasitesinin azaltılması ABD için stratejik önemi haiz bir amaç. ABD politika yapım süreci ikinci Trump döneminde de stratejik öncelikleri dolayısıyla bu amacı ortaya koyabilmek için girişimlerde bulunacaktır. İran’ın nükleer faaliyetlerinin engellenebilmesi içe bu stratejinin ana dayanağını oluşturmaktadır. Dolayısıyla Trump’ın diğer tüm politik alanlarda geçerli olduğu gibi İran ile olan ilişkilerde de ne söylediğine değil ne yapmak zorunda kaldığına bakmak daha faydalı olacaktır.
yorumunuz